top of page
Yazarın fotoğrafıYaman

Garo Alagöz & Beykoz Su Şilebi

Fotoğraftaki çınar ağacı ve sandalın çağrıştırdıkları üzerine bir derleme.


Fotoğrafın soluna doğru sahildeki ulu çınar

Geçtiğimiz haftasonu Bercuhi Berberyan'ın İçimiz Isınsın Biraz kitabını okurken Burgazada'daki çınarlardan birinin camiye çıkan yokuşun dibinde yaşadığını, denize nazır ve apartman boyunda olduğunu ve su gemilerinin çelik halatlarını gövdesine bağladığını not almıştım. Tam da bahsi geçen yıllara ait bu fotoğrafta, ulu çınarımız çok net gözüküyor.


Su şilebi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için Burgazada sevdalısı bir başka yazar Garo Alagöz'ün İrma ve Elma Ağacı kitabının Burgaz hikayesinden bir bölüm ile devam edelim.



Sait Faik birçok hikayelerinde Burgaz adasından söz eder. Hikayelerinde Burgaz'dan söz etmekte haklıdır Sait Faik. Çünkü, Burgaz bence de dört adanın en güzelidir. Güneşin doğuşu ve batışı sanki daha iyi görülür Burgaz'dan. İşte şimdi de ay Heybeli'nin üzerinde o kadar güzel görülüyor ki! Ben ona bakıyorum, o bana bakıyor, o bana bakıyor, ben ona bakıyorum.


Bu gece adalar ve ay gerçekten çok güzel. Adaların birçok güzelliği yanında dertleri de eksik değil hani. Örneğin, su derdi. Şu dakikada emektar Beykoz vapuru sularını boşaltmış öfleye püfleye demir alıyor. Demiri çeken makineler bir çalışıp bir duruyor. Büyük bir gürültü yapıyorlar. Her an sanki yolda kalacakmış gibi bir hali var vapurun. Bu kez su bizde de çok çabuk bitmiş. Durumu kaptana anlatınca: ''Ne bugün, ne de önümüzdeki hafta su veremem'' diyor. Ben, ''Fakat kaptan, ancak iki günlük suyumuz kalmış'' diyorum. Kaptan: ''Ne yapayım, sırada başkaları var'' diyerek sahilde bekleyen gemisi gibi eski, köhne sandala doğru ilerliyor. İki tayfa onu demir alan vapura doğru götürürken sandalın tam ortasında ayakta duran kaptan Amiral Nelson'a benziyor.


Beykoz Su Şilebi İndos tarafında

Bu arada küçük kızım yanıma gelerek ''Baba, kaptan su verecek mi?'' diyor. Bir hafta su alamayacağımızı söyleyince: ''Öyleyse bir su tulumbası getir, biz de denizden su çekeriz, susuz kalmayız'' diyor.


Beykoz Su Şilebi Gezinti Caddesi önlerinde

Eskiden ev sahibimiz bay Hüner (Allah rahmet eylesin, çok iyi adamdı) ikide bir elinde uzun bir sopa ile gelir sarnıçta su miktarını ölçer, evin su işlerini o ayarlardı. Şimdi o olmadığından bu işleri ben yapmaya başladım. İkide bir sarnıcın kapağını açarak: ''Kırk santim kalmış'' diyorum.


2015 yılında kaybettiğimiz Garo Alagöz'ün toprağı bol olsun.


Beykoz Su Şilebi ve İskele

Reşat Ekrem Koçu tarafından hazırlanan İstanbul Ansiklopedisi'ne göre içme suyu adanın kendi motoru ile Nasib Kaptan tarafından Beykozdan veya Çubukludan getirilir, halk evlerindeki sarnıçlardan faydalanırdı. Ayrıca mevcud büyük sarnıca Denizcilik Bankası tarafından büyük su gemisi ile getirilen su hortumla boşaltılır, ve götürüleceği mesâfeye göre ücreti değişmek üzere merkebler ile satılırdı.

Burgazadalıların yorumlarından öğrendiğime göre tadı biraz tatlı olan bu suyun yarısı, kilisenin yanındaki büyük kuyuya taşınırken yollarda patlayan hortumlarda heba olurmuş. Son olarak evlere kuyulardan su taşıyan saka Muhittin Amca ve ondan önceki saka Cebrail Amca ile Nasip kaptanı rahmetle analım.

Nasip Kaptan Torunlarıyla. Bercuhi Berberyan Burgazada Sevgilim Kitabından.

Beykoz Su Şilebine ait fotoğraflar internetten alınmıştır. Hangi arşive ait olduğunu bilenlerin bilgilendirmesini rica ederim.



130 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page