Arşivimdeki 1957 yılına ait Burgazada Eczanesi - Abdüllatif Erdi zarfı. Arkasında dönemin ünlü markası Gripin reklamı.
Gripin Hakkında
Çiçeği burnunda Cumhuriyet'in ilk girişimcilerinden biri olan Necip Bey, yalnızca belirli bir alandaki boşluğu doldurup o alanın gereksinimlerini karşılamakla yetinmez, ayrıca günümüze dek gelen birçok markanın da isim babası olur. Başta Gripin ve Radyolin olmak üzere bu isimlerin bulunuşunun da ilginç birer öyküsü vardır. Nilay Karagülmez Abamor bu öykülerden Gripin markasını söyle anlatır:
Kısa sürede Radyolin'in başarısından pay almak isteyenler, taklitlerini ortaya çıkarmakta gecikmez. Necip Bey de rakiplerinin bu hamlesine onların taktiğiyle karşılık vererek ağrı kesici üretmeye karar verir. O dönem Necip Bey'e, biraz ticari alandaki zekası ve öngörüsü ile biraz da dönemine denk düşen rastlantılar yardım eder. Bu alanda bir dünya markası olan Aspirin'in 'in' ekini alıp, o yıllarda ciddi bir salgın olan 'grip' ile birleştirerek yeni bir ilaç üretir; baş, diş, adele, sinir, lumbago, romatizma, siyatik, nezle, grip ve bunlar gibi birçok rahatsızlıkta/hastalıkta ilk aklımıza gelen, yağmurlu, rutubetli ve soğuk havalarda, neşesiz ve de kırgın anlarda, bayanların muayyen zamanlarında kullandığı, mideyi bozmaz, kalbi ve böbrekleri yormaz, deyince ilk akla gelen ilaç...Acaba hangisi dersiniz? Elbette ki GRİPİN! ''Bir Gripin al, bir şeyin kalmaz!'' söylentisi giderek bu ilacın kısa sürede kendi alanında tek ve vazgeçilmez olmasını sağlayarak, onu bir çeşit 'milli' ve 'yerli' ilaç haline getirir. Gripinin kutusu da, üzerinde yer alan kadın resmide, en az içindeki ürün kadar bu ilacın tanınıp yaygınlaşmasında etkili olur.
Bu vesile ile tüm doktorlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlar, ''bir şeyimizin kalmadığı'' sağlık günler dilerim.
Kaynak: Efemera Dergisi Sayı 14, Burçak Evren - Kurum Tarihi Necip Bey Kremleri sf. 20-21