Sekme Dergisi'nin birinci sayısında yayımlanan Nurçin İleri'nin makalesini keyifle okurken aşağıdaki alıntı çok hoşuma gitti.
On sekizinci yüzyıl Fransız adli ve polis kayıtları üzerine çalışan ve toplumun marjinal kesimlerinin hikâyelerine odaklanan tarihçi Arlette Farge, Allure of the Archives (Arşivlerin Cazibesi) adlı kitabında, yaşarken geriye tek bir not bile bırakamayan hayatları unutulmaktan kurtarmanın önemini dile getirir. Farge’a göre tarihçinin görevi bir kurtarma operasyonudur. Her ne kadar arşivlerin tozlu belgelerinde “kıyıya vurmuş olanları hayata geri döndüremesek de bu onları ikinci bir ölüme terk etmemizin nedeni olmamalı” der. Anlatacağımız hikâyenin çok kısıtlı olabileceğini ama mutlaka tarihin kıyıya vurmuş bu aktörlerinin gizemli varlığının başkalarının da dikkatini çekeceğini ve buradan yeni hikâyeler türeyeceğini savunur. Farge’ın bu çalışması 2000’lerin başlarında, ben dahil, birçok genç kuşak tarihçinin yapmak istediğini güzel bir dille anlatıyordu: tarihin suskunluklarının peşinden gitmek.
Yazının tamamı için: https://www.sekme.fugamundi.org/sayi1arsiv-temas
Yazının devamında Boğaziçi Arşivlerini keşfettim. Arşivlerde Burgazada ile ilgili bir belge bulamasam da Marie Miller tarafından Hüseyin İnan'a gönderilen bir albüm içinde Adaları kapsayan bir İstanbul haritası ve Büyükada fotoğraflarına rastladım.
Albümü incelemek için: http://digitalarchive.boun.edu.tr/handle/123456789/10847