Burgazadalı bir ailenin albümünden çıkan ama “Burgazada olmayabilir” notu düşülen bu fotoğrafın, sizden gelen mesajlarla kısa sürede A.S.S.K’ya giden yol üzerinde S.S. Burgazada Su Ürünleri Kooperatifi’nin yerinde olduğu anlaşıldı.
Daha sonra Ingrid Kellermann-Schlote, kayığın yanında ayakta duran kişinin annesi Else Köhle (kızlık soyadı Kapps) olduğunu iletti. Kayığın ucunda oturan iki çocuk ise Ingrid Kellermann-Schlote'nin abileri Erwin Köhle ve Horst Köhle. Fotoğraftaki diğer kişiler ise halaları Marie, Karoline, Frieda veya Luise ama hangi hala hangisi tam tespit edilemedi. Kendisi ayrıca bana aile albümlerinden iki fotoğrafı daha yolladı. Desteği için kendisine sonsuz teşekkürler.
1) Annesi Else Köhle ve babası Heinrich Köhle 1948
2) Annem, babam ve halalarım (Marie ve Karoline Köhle) 1934 civarında Kalpazankaya'nın arka taraflarında, Kınalı görünüyor.
Değerli dostum Robert Schild'ın yazdığı Canlı Bir Etnografik Müze Burgazadası kitabından, "Boğaziçi Germenleri" (Bosporus-germanen) yakıştırmasıyla veya, daha nazik bir tanımla "Dış ülke Almanları" (Auslandsdeutsche) olarak bilinen Burgazadalılardan Köhle ailesinin hikayesini aktarmaya devam edelim.
Köhle Ailesi
"Boğaziçi Germenleri" zaman zaman İstanbul'da yaşamakta olan Levantenler'e benzetilmeye çalışılmışsa da, bu karşılaştırmanın temelleri farklıdır. Şöyle ki, Levantenler de aralarında halen İtalyanca veya en azından Fransızca konuşuyorlarsa da, benzer şekilde Almanca'ya sadık kalmış olan Alman asıllıların Türkiye'ye geliş tarihleri çok daha yenidir. Kimileri Venedik veya Cenevizlerin torunları olan Levantenlerin önemli bölümü, Ortaçağ veya Yeniçağ'ın ilk yüz yıllarında Osmanlı'ya yerleşmişken, "Dış ülke Almanları'nın ilk topluca gelişleri 19. yüzyılın ortalarına rastlar. O dönemde Dersaadetde birçok büyük proje yürütülmekteydi. Topkapı Sarayı'ndaki çeşitli onarım işlerinin yanı sıra, önce Dolmabahçe ve ardından Çırağan Saraylarının inşa edilmesi, keza su şebeke leri ve daha nice alt yapı işlemleri birçok alanda uzman usta, kalfa ve işçiler gerektiriyordu. Aynı zamanda Osmanlı ordusunun çağdaşlaştırılması için de yabancı eğitim subaylarına ihtiyaç duyulmaktaydı. Askeri konularda öne çıkan Alman subayları olarak Colmar von der Golz (Türkiye'deki yılları: 1883-1895) ve Liman von Sanders (1913-1918) biliniyorsa da, başka subaylar ve diğer işleri yapmakta olan yüzlerce zanaatkâr Almanya'dan gelip yapı ve proje işlerinde değerli katkılarda bulunmuşlardı. İşte bu ustalar, kalfa ve de işçiler, 20. yüzyılın "Boğaziçi Germenleri'nin atalarıdır. Yıllar ilerledikçe, Bağdat Demiryolu hattı Prusya İmparatorluğu'nun gayretleriyle kurulmaya başlanırken, bunun için de bu amaçla çok sayıda Alman mühendis ve teknisyen çalışmak üzere Dersaadet'e gelmiş, Anadolu'ya da yerleşmişlerdi...
Tüm bu Almanların Osmanlı'nın başkentine akın etmeleri, kültürel gerek sinimlerine de geniş çapta yol açacaktı. İşte bu nedenle 19. yüzyılın son çeyreğinde bir Alman okuluyla hastanesi, önce Protestan ve (nedense çok) daha sonra Katolik Kiliseleri, keza sosyalleşmeleri için "Teutonia" adıyla anılan bir kulüpleri de kurulmuştu. Soyağacını İstanbul'daki Protestan Kilisesi'ndeki kayıtlardan en ince ayrıntısina kadar belirleyebilmiş olan Erwin Köhle'nin büyük dedesi David Wilhelm 1846 yılında güney Almanya'daki Ulm şehrinden Dersaadet'e gelmiş. "O yıllarda özellikle Almanya'nın güney bölgesinde tarımdaki düşük hasat nedeniyle büyük bir fakirlik görülmüş, geniş halk kesimleri doğudaki ülkelere, bu arada Osmanlı'ya da göç etmiştir..." bilgisini veren Köhle, atalarının hep zanaatkâr olduğunu naklediyor: "Ailemizdeki son el işçisi, tesisatçı olan dedemdi; ticarete ilk kez atılan, babamdı." Ticaret derken, 1905 doğumlu baba Heinrich Köhle, özellikle Alman fabrikalarının Türkiye temsilciliğine soyunmuş. Bu meslek, Türkiye'deki neredeyse tüm Alman ve Avusturyalı'nın, bildikleri Almanca ve Türkçe'den kaynaklanan, doğal olarak en yaygın uğraşılarıydı... "Mayıs 1953'de St.Georg Avusturya Lisesi'nden mezun olduktan bir ay sonra babam, beni iyi tanıdığı bir mümessilik firmasına bir çeşit çırak' olarak yerleştirdi. Beni kendi şirketinde işe başlatmak istemiyordu - öncelikle, o yılların en saygın müessesele rinden Alfred Paluka'nın fabrika temsilciliğinde mesleği öğrenmemi arzulamıştı.” Erwin Köhle bu firmada daha uzun yıllar kalacaktı...
Köhle Ailesi, Dersaadete geldikten az sonra, oradaki Alman halk toplulu ğunun sosyal etkinliklerinde yer almaya başlamış. Araştırmalarımızda bu isme ilk kez 1872 yılında rastlıyoruz. İstanbul'daki Almanlar hakkında kapsamlı bir doktora tezi yazmış olan Anne Dietrich, o yılda Alman Okulu ile ilgili yapılmış olan bir toplantıda zikrettiği birkaç isim arasında W.Köhle'ye de yer vermekte dir. (Dietrich, S.108)
O dönemlerde bir hayli kalabalık olan Köhle ailesinin bir ferdinin Osmanlı ordusuna eğitim vermesinden dolayı olmasa da, salt Alman olmaları nedeniyle Birinci Dünya Savaşı sırasında saygı görmelerine karşın, yenilgi sonrası ken dilerini İngilizler tarafından sınır dışı edilen aileler arasında bulurlar. Böylece Almanya'ya dönen Köhleler, dedelerinin geldiği Ulm kentine yerleşmeyi yeğler, ancak orada ailenin hiçbir izine rastlamazlar... Almanya'daki savaş sonrası olumsuz yaşam şartları, onları yeniden, bu kez genç Türkiye Cumhuriyeti'ne geri dönmeye itecekti...
Erwin Köhle'nin ifadesine göre, ailesi ilk kez 1927'li yıllarda Burgaz'a yazlığa gelmiş ki bu, 1905 doğumlu babası Heinrich'in yeni evli olduğu yıllarına rastlar... Ağabeyi Horst 1933 doğumludur; kendisi ise 1936 yılının Ağustos ayında doğmuş olduktan bir hafta sonra adaya getirilmiş. Ömrünün ilk sekiz yazı orada geçirmiş. Arkadaşları çoğunlukla Rum ve Alman çocuklarıymış, gerek oturdukları Beyoğlu'nda, gerekse Burgaz'da Türkçe de öğrenmiş.
Erwin Köhle ile yaptığımız uzun ve ayrıntılı söyleşide, 1950/1960/1970'lerin Burgazadalı yazlıkçı 19 Almanca konuşan Hristiyan ailesinin bir “envanterini" çıkarmaya çalıştık. Bu bulgularımızı aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
1. Köhle Ailesi: Alman; dede Wilhelm'in adaya ilk gelişi 1920'lerde olmuş tur; fabrika temsilciliği yapan Erwin Köhle (1936), doğumundan bu yana (ailenin Almanya'da bulunduğu 1945-51 yılları hariç) yaz aylarını Burgaz'da geçiriyor. Erwin Köhle, Brukner ailesinin kızları, yine Burgazlı Erhard Bruk ner'in ablası Christa ile evli; Martin (1966) ve Matthias (1968) adında iki oğlu, Sabine (1963) adında bir kızı var. Oğulları Helena Dochoda (Polonyalı/Rus) ve Lynn Scheible (ABD) ile evli, dolayısıyla çocukları Michael (1992) ve Franziska (1995) ile Megan (1995) ve Johannes (1999) “yarı Alman” sayılabilir; Erwin Köhle'nin kızı ise Alman eşi ve Almanya'da yaşaması nedeniyle çocuklarını (Julia/1992 ve Maximilian/1994) bu mentaliteye daha yakın olarak yetiştire bilecek konumda olsa gerek... Erwin Köhle’nin oğullarının ikisi de babalarının şirketine ortak ve Burgazadasında anne-babalarıyla komşu.
2. Köhle Ailesi: Alman; adaya ilk gelişleri, yukarıdaki gibi; Erwin Köhle'nin 1933 doğumlu ağabeyi Horst (vefat etmiştir), Koch ailesinin kızı Erika ile evliydi; oğulları Rolf ve Peter, birer Müslüman hanım ile evli olup halen adada yazlıkçı olarak oturmaktadırlar.
3. Köhle Ailesi: Alman; adaya ilk gelişleri, yukarıdaki gibi; Erwin Köhle'nin babasının kuzeni Albert (vefat etmiştir), Rum Ioanna ile evliydi; oğulları Robert bir Avusturyalı ile evli olup Viyana'da yaşıyor; kızı Gisela bir Türk ile evli olup Bodrum'da yaşıyor.
*Köhle ailesinin hikayesinin tamamını, envanterdeki diğer aileleri ve 80'den fazla röportajla adadan insan manzaralarını merak edenlerin kitabı alıp okumasını tavsiye ederim.
Robert Schild, Canlı Bir Etnografik Müze Burgazadası, Adalı Yayınları s.45-51
Comments